Yağ Somunun Mucidi '' Hasan Şendağlı ''
Konya’nın dar sokaklarında, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte bir koku yayılırdı… Tereyağının, yeni yoğrulmuş hamurun, taş fırında kabaran ekmeğin kokusu. Bu koku, sadece açlığı değil, bir aileyi, bir geleneği, bir şehri doyururdu.
Yıl 1944’tü. Ahmet Şendağlı, Uluırmak Mahallesi’nde bir fırın açtı. Taştan duvarların arasına umutla dizilmiş ilk ekmekler, ocağa değil geleceğe atılmıştı. Oğlu Hasan, henüz genç bir delikanlıydı. Okulunu bitirdi, ama kalbi hep fırının başında, babasının elindeydi.
Yıllar geçti.
1973’te, Mevlana’nın gölgesinde kendi ocağını yaktı: Hasan Şendağlı Fırını.
İşte o gün, sadece bir ekmek değil; Yağ Somunu adını verdiği, içine hem tereyağını hem de aile yadigârı bir lezzeti koyduğu özel bir tat doğdu.
Tadı çocukluk gibi.
Kokusu ev gibi.
Bir parçası, fırının başında terleyen dedemiz gibi.
Bugün hâlâ o hamur aynı ellerle yoğruluyor.
Peynir aynı sabırla kesiliyor.
Fırın, aynı sessizlikle pişiriyor o somunu.
Hasan Şendağlı artık anılarda ama adı hâlâ tabelada.
Biz torunları — Osman, Hasan ve Alparslan Şendağlı — bu lezzeti yaşatmaya, dedemizin kokusunu Konya sokaklarında yeniden duyurmaya devam ediyoruz.
Çünkü bazı tatlar geçmez, bazı isimler silinmez
Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.